Başlıktan da anlaşılacağı gibi bu ayki konumuz sahip olduğumuz konfor alanlarımız.
Peki nedir bu konfor alanı?
Konfor alanı, bizim kendimizi rahat hissettiğimiz bir ortam, duygu veya düşüncedir. Yani konfor alanı
sadece fiziksel bir alandan oluşmamaktadır. Duygularımız içinde hatta duygularımızı da içine alan bir
alandır.
Başka bir ifadeyle, kendimizi rahat hissettiğimiz her an, bir konfor alanı içerisindeyizdir. Ve ne tuhaftır
ki; egomuz bizi bu alanda tutmak için elinden geleni yapar. Minimum stres, rahatlık ve durağanlığın
hüküm sürdüğü bu evrede her şey bize, yolunda gibi, iyi gibi keyifli gibi gelmektedir.
Şimdi sizinle küçük bir test yapıp konfor alanınızı kendi kendinize sorgulamanızı sağlayalım.
Eğer her gün aynı yemekleri yemeyi tercih ediyor ve yeni tatlar denemekten imtina ediyorsanız,
sürekli aynı yerlerde geziyor farklı deneyimlerden kaçınıyorsanız, tatile hep daha önce gittiğiniz
yerlere gidiyorsanız, bildiğiniz markaların dışında ürün satın almaktan çekiniyorsanız, hayatınıza yeni
insanların girmesine izin vermiyorsanız, işinizle ilgili yenilikler yapmaktan kaçınıp risk almıyorsanız,
arabanızın modelini ya da kendisini değiştirmiyorsanız siz de konfor alanınızı korumaya çalışıyorsunuz
demektir.
Lütfen farklı anlaşılmasın bu elbette yanlış bir şey değildir. Belki de hayatınız boyunca hep bu konfor
alanlarınızı sağlayabilmek için çalıştınız. Belki de evinizi ve arabanızı alabilmek için hiç mutlu
olmadığınız bir iş yapmak zorunda kaldınız veya kendi mesleğinizi icra edemediğiniz için ya da geliri
daha düşük olduğu için farklı bir mesleğe yöneldiniz. Geliri ister yüksek ister düşük olsun elinizdeki tek
iş seçeneği bu olduğu için geçim kaygısı sebebiyle bu işi tercih etmiş ve hayatınızı iyi kötü devam
ettiriyor olabilirsiniz. Ve şimdi tam da bunun keyfini sürecekken ya da şükründeyken birileri bu konfor
alanlarımızın güvenli olup olmadığını sorgulamaya başlıyor diyebilirsiniz.
İşte şimdi tam da bu noktada şu kısa hikâye özetliyor aslında durumu. Bir adam ormanda yürüyüş
yaparken kaybolur ve akşam olmak üzeredir. Hızla yürümeye devam eder, sonrasında küçük bir ev
görür, kapıyı çalar ve su ister. Kapının önünde kıpırdamadan duran ve durmadan uluyan bir köpek
vardır. Ev sahibiyle biraz sohbet ettikten sonra sorar: “niçin durmadan uluyor?” köpeğin sahibi de;
“oturduğu yere çok alışkın ancak onu orada rahatsız eden bir çivi var” der. Adam “öyleyse yerini
değiştirsin, özgür ki” diye yanıt verir. Köpeğin sahibiyse “şimdilik sadece canını biraz acıtıyor o da
yerini değiştirmiyor ancak katlanılamaz duruma geldiğinde oradan kalkacak çünkü orası onun için
şimdilik çok rahat” der.
Buradan da anlaşılıyor ki; Kimi zaman bilinçaltımız kimi zaman egomuz doğal olarak gelişen, zarar
görmemizi minimuma indirgemeye çalışan bir mekanizma şeklinde çalışıyorlar. Ve bu mantıktan yola
çıkarsak konfor alanında kalmak çoğu insana göre güvenlidir. Çünkü risk azdır ve otomatik pilotta
işleyen enerji gerektirmeyen bir sabitlik söz konusudur.
Otomatik pilotta kalma hali sizi rahatsız etmediği sürece bu durum devam eder gider. Ama bir gün
gelir de bütün bunların sıkıcı hatta monoton olduğunu düşünürseniz işte o zaman neler olur bir
düşünelim.
Yorum yapılmamış "KONFOR ALANLARIMIZ GÜVENLİ Mİ?"